21 Ocak 2014 Salı

The Hunger Games


Yapım : 2012
Tür: Advanture / Sci-Fi / Thriller
İMDb Puanı : 7,3
Queen's Review : 10 / 10


Suznne Collins'in yarattığı 3 kitaplık seriden sinemaya uyarlanan The Hunger Games (Açlık Oyunları) çok başarılı bir yapım.Sinemaya uyarlanan br çok filmde izleyiciler ve hayranlar hayal kırıklığına uğruyor.Senaristlerin mahvettiği çok güzel kitaplar gördük hepimiz.Ancak şükür ki The Hunger Games'e bunu yapamamışlar.


Film baştan sona bir harikaydı.İlk sinemada izlediğimde tam olarak hayal ettiğim gibi olduğunu düşündüm.Yalnız oyuncu kadrosu için bir iki laf etmek gerek diye düşünüyorum.Katniss Everdeen rolü Jennifer Lawrence tarafından çok güzel bir şekilde canlandırılmış olsa da Peeta Mellark rolüne Josh Hutcherson hiç olmamış.Kitapta Peeta'yı çok daha sevimli bir çocuk olarak hayal etmiştim.Ve film ilk çıktığında bir çok hayranda benimle aynı fikri beyan etmişti.Ama ne yapalım  çocuk seçilmiş bir kere.Bize de izlemekten başka bir şey düşmez.


Görsellik açısından seyirciyi ve özellikle fan'ları doyuran bir film olmuş The Hunger Games.Filmde kitaptan alınan ve başarılı bir şekilde yansıtılan çok sahne vardı.Rue ile Katniss'in ilişkisinin içtenliğini tam anlatamamış olduğunu düşünsem de kitabını okumadan izleyenler için yeterliydi.Yani fanları değilse de izleyici tatmin ettiğini düşünüyorum.En azından Rue'nun ölümü yeteri kadar etki bırakabildi.

Ben o bölmü okuduğumda çok ağlamıştım.Ancak son kitabın sonlarına doğru olanlar beni üç gün sürecek bir bunalıma sürüklemişti.Şuan her ne kadar filmin eleştirisini yapıyor olsam da kitaplarını okumadan geçmeyin demek zorunda hissediyorum kendimi.Çünkü kaçırılmaması gereken serilerden biri.Filminin çıkmasını beklemeden Katniss'in yolculuğuna şahit olun derim.

Rue'ya geri dönersek,ölümünden sonra Katniss'in işareti ve sonrasında gelen özgürlük arayışı serinin konusunu oluşturuyor çünkü.Bir nevi dönüm noktası.

Yorumumu konusuna kısaca değinerek bitireceğim.O zaman Rue'nun nasıl bri önem taşıdığını daha net anlamış olacksınız.

13 mıntıkadan oluşan Panem diye bir ütopik şehirdeyiz.1. mıntıka başkent.Capitol.2. ve 3. mıntıkalar da bir nevi Capitol'ün yan kolları gibiler.Mıntıka numaraları büyüdükçe içerisindeki halk da fakirliyor.Her mıntıkanın kendine ait bir işi,görevi var.Bizim Katniss 12. mıntıkada yaıyor.Ve o mıntıkanın işi madenden kömür çıkartmak.Ve asla birbirleriyle görüşmüyorlar.Kimse kendi mıntıkasının dışına çıkamıyor.Bir nevi kendi hallerinde Capitol ve diğer iki mıntıka için gönüllü çalışan köle gibiler bence.Ancak sonra
13. Mıntıkada bir isyan çıkıyor ve Capitol orayı savaşta yerle bir ediyor.Sonra insanlar bir daha cesaret edip de yeniden isyan edemesinler diye bir nevi bir gövde gösterisini,korkutma politikasını temsil eden bir 'oyun' ortaya çıkartıyor Capitol.Oyunun adı da The Hunger Games (Açlık Oyunları).



Oyunun açıklaması ise şu;her mıntıkadan biri erkek biri kız 2 çocuk/genç seçiliyor ve bu seçilen çocuk/gençleri bir araya getirip ölümcül bir oyuna tabi tutuyorlar.Birbirlerini öldürdükleri bu alanda en son hayatta kalan ömür boyu üne ve paraya kavuşuyor.Ancak oyuna seçilme şeklinin de nasıl olduğunu söyleyelim.Oyuncular mıntıkadaki 12 ila 18 yaş aralığında olan tüm çocuk/gençlerin adının yazılı olduğu bir tabiri caizse kavanozdan seçiliyor.12'den 18'e kadar her yıl her gencin adı 2'ye 3'e katlanarak artıyor.Yani 24 yaşına geldiğinde kavanozdaki isminin yazılı olduğu kağıt sayısı 6-8'i buluyor.Tabi bir de ismini daha fazla yemek karşılığı için ekstradan yazdırabiliyorsun.Ve sonra bu seçilen 'Haraçlar' televizyonda canlı bir şekilde ölümüne savaşıyorlar ve izlemek zorunlu.Ayrıca düşük mıntıkalara televizyonun geldiği tek dönem de yılın bu dönemi oluyor.

Şimdi The Hunger Games'i çözdüğümüze göre Katniss'in dahil olduğu konuya gelelim.Katniss 12. mıntıkada yaşayan bir kızdır.Babası bir maden kazasında ölmüş,annesi de bundan sonra bunalıma girmiştir.Kız kardeşi olan Primrose'a Katniss sahip çıkmış ve babasının devletten gizli yaptığı avcılığa artık o devam etmektedir ailesini doyurmak için.Bir gün böyle ir açlık ve fakirlik döneminde fırının önünden geçerken ekmek kokusunu duyar.Ancak fırıncının karısı onu kovar.Katniss de bir ağaç altında ağlarken fırıncının oğlu 'Peeta' sırf ona ekmek atabilmek için ekmekleri yakar ve annesinden dayak yiyerek ekmekleri atmaya dışarı çıkar.Kimseye göstermeden bir tanesini Katniss'e verir ve bundan sonra birbirlerine farkında olmadan aşık olurlar.Sonraki yıllarda hiç görüşmezler ancak Peeta'nın ona olan duygularında eksilme yoktur.Bu yıllar içerisinde aynı kendi gibi avcılık yapan ve ailenin sorumluluğunu üstlenen biriyle tanışır Katniss.Gale.Sonra Açlık Oyunları'nın zamanı gelir ve ilk kez adı yazılacak olan kız kardeşi korkuyordur.Ve korktuğu gerçekleşir.Primrose Açlık Oyunları'na seçilir.Kardeşini yollamayan Katniss,12. mıntıkada bir ilki gerçekleştirir ve gönüllü olur.Kısmet bu ya erkek haraç olarak da Peeta Mellark seçilir.Ve ikisi kasabalarındaki tek 'Galip' olan Haymitch'in akıl hocalığında ölümüne bir oyun olan The Hunger Games'e doğru yola çıkarlar.Capitol'e vardıklarında kendi hayatlarından çok daha farklı şeyler görürler.Kendi insanları açlıktan kıvranırken Capitol'de insanlar daha çok yemek tadabilmek için yediklerini kusuyorlardır.Rengarenk makyajlariten renkleri ve kıyafetler.Aşırı süsler ve lüks ile karşılaşırlar.
Sonra oyunlara hazırlanmak için ona bir stilist verilir.Çünkü oyunda hayatta kalmanın en büyük yolu zenginlerin seni beğenmesi ve sana sponsor olup oyunda sana ihtiyaçlarını yollamalarından geçiyordur.Mesleğinde yeni olan Cinna en düşük seviye olan 12. mıntıkaya verilir.Ancak bir  harikalar yaratır ve Katniss için çok önemli biri haline gelir.Çalışma odasına girdiklerinde zengin olan ilk 3 mıntıkanın gençlerini özellikle bu oyun için eğittiğini görürler.Onlara 'Kariyer' deniyor.Orada tanıştığı küçük Rue'yu kardeşine benzeten Katniss onunla daha ilk anda bir bağ oluşturur.Ve avlanırken ustalaştığı yay ve ok'ta iyice alıştırma yaptıktan sonra oyunlara doğru yola çıkarlar....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder